16 Aralık 2013 Pazartesi
Bipolar Bozukluk, Yaratıcılık ve Vincent van Gogh - PNDB
Etiketler:
Bipolar Bozukluk,
Depresyon,
Mani,
PNDB,
Psikoloji
25 Kasım 2013 Pazartesi
22 Kasım 2013 Cuma
Anamorfik Illüzyonist: Felice Varini
Bazı şeyler sebepsiz hoşunuza gider. Kendinizle ve fikirlerinizle bağdaştırmadan, bir aidiyet hissetmeden, öyle çok da hayran kalmadan, yalnızca gözünüze hitap ettiği için bakar durursunuz bu tür çalışmalara. Belki de verilen emekten çok fikri doğuran akla saygı duyduğunuzdandır. Felice Varini’nin çalışmalarına dair düşündüğüm bu.
Varini 1952 İsviçre doğumlu, Paris’te yaşıyor. Baştan aşağı perspektif odaklı, minimalist ve geometrik çizimleriyle tanınıyor. Verini’nin kanvası, şöyle bir etrafınıza baktığınızda gözünüze takılan herhangi bir yapı ya da bir yüzey olabilir çünkü sanatçı kelimenin tam anlamıyla şehrin içine çiziyor resimlerini.
14 Kasım 2013 Perşembe
Sinestezi - PNDB
Yeni hedefim nörolojik ve psikolojik durum ve
bozukluklarla ilgili bir seriye başlamak. Öyle çeşitli ve ilgi çekici
durumlar/hastalıklar var ki, onlarca insana başarılı eserler yaratmaları için
ilham kaynağı yahut aracı olmuşlar.
Bahsedeceğim
ilk nörolojik durum sinestezi. Sinestezi için özellikle hastalık demek
istemedim, çünkü araştırdığım ve kafamda canlandırabildiğim kadarıyla bir
hastalık ya da bozukluktan çok, nörolojik bir farklılık bu bahsettiğimiz. Nasıl
gözümüzün bozuk olduğunu, böyle bir ihtimalden haberdar olduğumuz için
farkedebiliyorsak; nasıl benim için kırmızı buysa,
ve emin olmamakla beraber herkesin kırmızısının benimkiyle aynı olduğunu düşünüyorsam; ya da
nasıl kimimiz sağlak, kimimiz solaksa, sinesteziye sahip olanlar da belki
simsiyah yazılmış bu yazının her harfini başka bir renk görüyor, ya da kelimeler ve
isimler tat alma duyularını uyarıyor ve ben buraya kitap yazdığımda,
ağızlarında yumurta tadı beliriyor.
Etiketler:
PNDB,
Psikoloji,
Sinestezi,
Terri Timely
4 Kasım 2013 Pazartesi
Alive Without Breath - Akrilik Sualtı
Şimdiye kadarki sekiz yazı
içinden, girişini yazması en zor olanı bu oldu. Çünkü böyle bir tekniği nasıl
sınıflandırmak doğru olur bir türlü karar veremedim.
Söz konusu teknik akrilik boya,
epoksi reçine ve bolca el emeği, göz nuru istiyor.
Etiketler:
Fotorealizm,
Keng Lie,
Resim,
Riusuke Fukahori
27 Ekim 2013 Pazar
Fırça Mı, Kalem Mi, Ten Mi? #2
Heather Hansen, Emptied Gestures
serisiyle güzel sanatlarla gösteri sanatlarını romantizm potasında eritiyor.
Nedir kastetmeye çalıştığım? Bembeyaz bir kadın hayal edin; orta yaşlı,
üzerinde siyah bir tişört ve şorttan başka bir şey yok, en sade haliyle dev bir
kağıdın üzerine yatmış iki elinde kömür, olduğu yerde süzülüyor. Kağıda ve
kömüre dokunuşunu ve yalnız elleriyle değil tüm vücuduyla siyaha sıvanışını git
gide sakinleşerek izliyor insan.
Etiketler:
Heather Hansen,
Resim
22 Ekim 2013 Salı
Fırça Mı, Kalem mi, Ten mi?
İki postluk bir seri olsun bu da.
Kanvasla aralalarına ne kalem ne fırça sokan ve rengi bir kenara koyup sadece
siyaha sığınan iki kadın için iki ayrı yazı yazacağım. İlk yazının odağı Judith
Ann Braun.
Judith Ann Braun: Emektar ressam, New York'ta yaşıyor. Onu farklı kılansa kendi parmaklarıyla çizilmiş/boyanmış duvar
resimleri. Haklı olarak diyeceksiniz: Ne var canım hepimiz parmak boyası
yapmadık mı zamanında? I ıh bu başka. Braun’un simetri üzerine oturtulmuş üç
maddeli bir kurallar bütünü var ve bu bütünle birlikte resimlere sonsuz olanakların
geldiğini iddia ediyor. Kuralları şöyle:
Etiketler:
Judith Ann Braun,
Resim
16 Ekim 2013 Çarşamba
Gözümüzü Seveyim
İnanılmaz. Hakikaten ne
düşünse, ne dese bilemiyor insan. Anatomiyle çok da ilgilenmeyen biri olarak
fotoğrafları ilk gördüğümde hayrete düştüm. Öncelikle fotoğrafçının kamerasına
ve düzeneğine, sonra da aslında pek klişe olan bu fikrine sağlık. İnsanı bir yandan
hayrete düşüren ama diğer yandan bizzat kendine hayran bırakan bir çalışma
olmuş.
Vakti geldi değil mi
bahsetmenin?
Söz konusu sanatçı ermeni
fotoğrafçı Suren Manvelyan. Kendisi 1976, Ermenistan doğumlu
ve 21 yıllık fotoğrafçı. Az sonra tanıklık edeceğiniz seri ise "Your
beautiful eyes" ismiyle taçlandırılmış, dünyaca ünlü bir seri. Sanatçı en
sıradan dediğimiz gözleri en doğal halleriyle fotoğraflayıp, kahverengi gözün
ne kadar mucizevi olabileceğini de bir güzel kanıtlamış hepimize. Tadını
çıkarın.
Etiketler:
Fotoğraf,
Göz,
Suren Manvelyan
11 Ekim 2013 Cuma
Segundas Pieles-İkinci Deri
Bir hayvan olsaydınız hangisi olurdunuz?
Şu soru üzerine sayısız kişilik testi var internette.
Çoğumuzun testi yapmasa da en azından soru üzerine şöyle bir düşünmüş olduğunu
varsayarak bir izlenimimi sizlerle paylaşak istiyorum: Sorunun soruluş
şeklinden de mütevellit hep kendimizi bir hayvana yakıştırmışızdır. Yani, seçtiğimiz hayvanı, kendi çevresiyle ilişkilerini baz alarak insanlar aleminde hayal etmeyiz de, hep kendimizi hayvanlar aleminde hayal ederiz. Oysa kültür, kişilik, his, dil, hafıza ve zeka sahibi olmamız -tabi ki daha çoğaltılabilir- sosyal yaşamımızdaki rolümüzü belirleyen en önemli faktör olup, aynı zamanda hayvanlarla paylaştığımız bir özelliğimiz.
İspanyol Miguel Vallinas, fotoğraflarına
baktığımda bana bunları düşündürdü işte. Bahsettiğim fotoğraflar Segundas Pieles (İkinci Deri) adlı serinin fotoğrafları. Vallinas hayvanları ‘İmkanları
olsa neler seçerlerdi?’ diye sorarak giydirmiş. Çok da yakıştırmış. Kırk üç fotoğraftan altısı, buyrun:
8 Ekim 2013 Salı
Kesit #2 / Cross-section #2
Bir postu daha kesitlere ayıralım. Bu sefer yalnızca zihninizde
değil, midenizde de sindirilesi güzellikler buldum.
Let's dedicate another post to lovely cross-sections. This time I found beauties, not just to digest in your mind, but also in your stomach.
Let's dedicate another post to lovely cross-sections. This time I found beauties, not just to digest in your mind, but also in your stomach.
Karşınızda inanılmaz ressam amerikalı Dennis Wojtkiewicz’in [voit-KEV-itch] hiperrealist meyveleri. Sanki meyveleri özenle
seçip, dilimleyip, renkleri ve dokularına göre mükemmel ışıklandırmayı bulmuş;
ortaya çıkan kusursuzluğu fotoğraflamış.
Etiketler:
Dennis Wojtkiewicz,
Hiperrealizm,
Meyveler,
Resim
6 Ekim 2013 Pazar
Kesit / Cross-section
Were you
guys also particularly programmed to open every single closed thing during your
entire childhood? Or to empty the sideboards or wardrobes, while your mother
was on the phone?
Ya da anneniz telefondayken büfelerin, dolapların içini boşaltmışlığınız? Çocukken daha bir meraklı oluyor insan; bir yandan da az şey bildiğinden merak edebilecekleri de sınırlı kalıyor haliyle. Mesela golf topunu bilmeyen çocuk içi nasıl diye sorabilir mi hiç?
Nasıldır acaba?...
4 Ekim 2013 Cuma
Üç Boyutlu Ses? / 3D Sound?
Hatırlar
mısınız Google’ın bu Nisan 1’de kullanıcılarına yaptığı şakalardan biri de
müthiş Google Burun’du. Şakadan habersiz, böyle bir şey keşfetmek takdir
edersiniz ki insanda bir coşku uyandırıyor. Herhalde bir yarım saat kadar, ıslak
köpek kokusundan yeni araba kokusuna, oturduğum yerden acaba neler neler
koklayabilirim diye burnumu ekrana sokup debelendiğimi hatırlıyorum. Sonra
erkek arkadaşımın gelip de "Yok şakaydı o" demesiyle hayal kırıklığına
uğramış, ama bir o kadar da gülmüştüm kendime.
Peki neden gülmüştüm ki kendime? Çünkü böylesine
bir gerçekliği sanal ortamda yakalamak çok akla mantığa yatmıyor gibiydi. Şimdiki
meselemiz ise bunun kadar çarpıcı olmasa da yine ilgi çekici bulduğum bir
yöntem. Bir ses kaydetme yöntemi. Nam-ı diğer "holophonics".
Remember this years April Fools’ Day joke Google made? The amazing Google Nose. You see, discovering something like this –unaware of the joke- causes great excitement. I remember pushing my nose into the screen for about half an hour just to see what else I could smell; a wet dog or a new car? Great technology, huh? Of course, the moment my boyfriend clarified the joke for me, I was pretty disappointed, but then I equally laughed at myself.
Remember this years April Fools’ Day joke Google made? The amazing Google Nose. You see, discovering something like this –unaware of the joke- causes great excitement. I remember pushing my nose into the screen for about half an hour just to see what else I could smell; a wet dog or a new car? Great technology, huh? Of course, the moment my boyfriend clarified the joke for me, I was pretty disappointed, but then I equally laughed at myself.
Ok, but why
did I even laugh at myself? Because I suppose it didn’t seem
reasonable experimenting this kind of reality virtually. Not as interesting as
Google’s idea of starting a new era in the communication world, our topic today
is a method that I’d like to share. A sound recording method, also known as "holophonics".
Etiketler:
Binaural,
Dummy Head,
Holophonics,
Ses,
Sound
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)